İNSAN SAĞLIĞI VE İSLAMİYET


İNSAN SAĞLIĞI VE İSLAMİYET 
http://www.nurbakimektebi.com/haluknurbaki/islam-dininin-insan-sagligina-verdigi-onem.html

Bazı konular vardır ki, herkes onları bildiğini sanır. Hâlbuki gerçekte o konuyu pek az kimse bilir. İşte Sağlık konusu da böyledir. Herkes bir tarifle, bir sürü kuralla ortaya çıkar. Oysa bilindiği sanılan bu tanımların çoğu yanlıştır.

Söylediklerimiz yalnız bizde değil tüm dünyada böyledir. Batı yayınlarını tarayınız, en zor konularda inanılır pek çok kitap bulursunuz. Fakat sağlık konusunda birbirini yalanlayan çelişik sözlerden öte gitmeyen birkaç yayından başka hiçbir ciddi kaynak bulamazsınız.

Sağlık konusundaki bu dağınıklığın iki temel sebebi vardır.

1— Aşağı yukarı iki asır boyunca, bilim, özellikle tıp, ateist (inkârcı) bir bunalım içinde yürümüş, bu yüzden insan yapısını sıradan bir basit makina gibi seyretmişdir;

2— İnsan vücudundaki gerçek bilgiler, ancak yirmi yıldan bu yana bilinir hale gelmiş, gerçekler, neredeyse bir kaç yıldan beri bilinir olmuştur.

Mevcud bilgilerin çoğu, ise dünün bağnaz inkârcı tıp devrinden kalmadır. Söylediklerimi kanıtlamak için örnek vereyim.

a) 15 yıl önce üniversitelerde eğitim yapan hocalar bile anne sütünü yeriyorlar, anneleri ço­cuklar mı mama ile beslemeye yöneltiyorlardı. Hâlbuki beş sene önce Dünya Sağlık Teşkilatı sütün harika yapışım tesbit etti. Hatta mama reklamlarında anne sütü’nün öğülmesini zorunlu kıldı.

b) Yine on yıl öncesine kadar, kent kadınlarının zor doğum yapması onların tembelliğine bağlanıyordu. Hâlbuki son yıllarda şehirli kadınların geç ve zor doğum yapmalarının korkudan ileri geldiği anlaşıldı.

Şimdi, bunu sağlık kavramları açısından bir uygulamaya koyalım.

Bundan beş sene öncesine kadar doğuma hazırlanan annelere yalnız egzersiz yaptırılıyordu. Hâlbuki şimdi moral başta geliyor. Sağlık kavramları o kadar önemlidir ki nice anneler tıpdaki bu kavram yanılgısından dolayı bebeğini kaybetti. Yine pek çok kimse, bebekliğinde anne sütü almadığından dolayı hayatı boyunca sağlıksız yaşadı.

Bu kısa girişi yaptıktan sonra şimdi gerçek anlamda sağlık ne demektir ve nasıl korunur? Bunu inceleyeceğiz ve sağlıklı yaşamanın temel ilkelerini aktaracağız. Sağlık: Vücuddaki tüm sistemlerin eksiksiz, arızasız çalışmasıyla oluşan beden ve moral yapımızın güçlü düzenidir.

Sağlığın daha anlaşılır tanımı şöyle yapılabilir; Yaşama düzeninin arızasız ve güçlü yürümesi.

Şu halde sağlığı, sağlıklı yaşamayı anlayabilmek için önce insanın organlarının moral çalışma düzenini ve onların sentezini bilmemiz gerekir. Elbette sağlık kavramını anlamak için bütün tıp bilimini öğrenmek gerekmez. Fakat vücudun, yaşamı sağlamak için verdiği fizyolojik mücadeleyi ana başlıklar hâlinde tanımak gerekir.

Bilindiği gibi yaşamak, çevreye uymak, çevreden enerji alıp onu gereğince kullanmak demektir. Şu halde; sağlığın ilk temel sağlığını ilk temel ilkesi, bu enerji alış verişini başarı ile yürütebilmektir. Bu önemli hayat ilkesinin teorik tarafları bir yana, günlük hayatımızın ana başlıkları şunlardır:

1-Yeterince ve sağlığa uygun bir havayı solumak dolayısıyle havadan aldığımız oksijen ve yardımcı gazları Akciğer aracılığı İle kana katabilmek.

2-Ağızdan aldığımız yeterli besini sindirip kana ulaştırabilmek.

3-Kandaki besinleri ve oksijeni dolaşım sistemi aracılığı ile vücûdun tüm hücrelerine ulaştırabilmek.

Hayatın ikinci ilkesi olan çevreye uyum şartlarını da şöyle özetleyebiliriz:

1- Beş duyumuzu ve hareket sistemimizi kullanarak çevreyle gerekli ilgiyi kurmak.

2- Çevreden gelen olumsuz etkilerle geçerli bir mücadele yeteneği (ısı farkları, mikroplar ve ışınlara karşı direnebilme gücü)

3- Toplum düzeni içinde becerili bir zekâ dengesi kurabilmek.

Ayrıca, sağlığın bu iki temel şartı yanında en az onun kadar önemli olan yaşama amacına ve moral gücüne sahip olmak;

Şu halde sağlık, insanın beden ve ruh yapısıyla ilgili çok ciddi bir hayat koşuludur. Çağımızın inşam tüm teknolojik ve ilmî gelişmelere rağmen sağlığını sür’atli bir şekilde yitirmektedir. Yazık ki bu şiddetli çöküşe dur diyecek bir otorite yoktur; tek güç, insanın kendindedir. Yani herkes kendi sağlığına kendisi sahip çıkacaktır.

Sağlığımıza sahip çıkabilmek için onun temel prensiplerini çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, bu temel prensipler, toplu olarak şimdiye kadar bir kitapta toplanmış değildir.

• Bu yazı Onkolog Dr. Haluk Nurbaki, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İslam Dininin İnsan Sağlığına Verdiği Önem (Ankara, 1985) kitabından alınmıştır.



İNSAN SAĞLIĞI VE İSLAMİYET
Lütfen Alttaki Linki Tıklayınız

https://www.google.com.tr/search?ei=fh0bW7_3JeLO6AThyoRQ&q=%C4%B0NSAN+SA%C4%9ELI%C4%9EI+VE+%C4%B0SLAM%C4%B0YET&oq=%C4%B0NSAN+SA%C4%9ELI%C4%9EI+VE+%C4%B0SLAM%C4%B0YET&gs_l=psy-ab.3..33i160k1.37537.38481.0.39755.4.4.0.0.0.0.239.402.0j1j1.2.0....0...1c.1.64.psy-ab..2.2.400...33i22i29i30k1.0.aCzafELhAvU


https://www.google.com.tr/search?q=%C4%B0NSAN+SA%C4%9ELI%C4%9EI+VE+%C4%B0SLAM%C4%B0YET&source=lnms&tbm=vid&sa=X&ved=0ahUKEwi6u5WKqMXbAhU0xKYKHY-IBY8Q_AUICygC&biw=1517&bih=735





ORUÇ VE SAĞLIK 

 

http://ibnisina.blogcu.com/oruc-ve-saglik/4139325

 

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) buyuruyor ; "Oruç tutasınız ki sağlık bulasınız". 

Medine'ye Müslüman olup gelen bir hekim iki yıl sonra soruyor, "Ya Resulallah iki yıldır, buradayım hiç kimse hastalanıp gelmedi." Efendimiz de; "Benim ümmetim acıkır yemek yer, doymadan kalkar". Yine Peygamberimiz; " Midenizin üçte birini yemeğe, üçte birini suya ayırınız, kalan üçte biri de boş kalsın" buyurmuştur.

Oruç ibadetinin farzı, vacibi, sünneti, nafilesi, müstehabı, mekruhu ve haram olanı vardır. Farz olan oruç, sağlıklı insanın ramazan orucudur. Vacip olan oruç adak ile sünnet orucunun kazasıdır. Sünnet olan oruç, pazartesi, perşembe orucu ile Ramazan bayramından sonra tutulan 6 günlük oruçtur. Nafile oruç da karşılama, kutsal günlerde tutulan oruçtur. Mekruh olan oruç da, eşinin rızası olmadığı halde bazı kadınların tuttuğu, bazı hastaların kendisine zarar verdiği halde ısrarla tuttuğu oruç, ağzı kokan kimsenin sünnet ve nafile oruçları ile Müslümanların bayramı olan Cuma günleri tutulan oruçtur. Haram olan oruçsa, Ramazan ve Kurban bayramları tutulan oruç ile sağlığa zarar verecek oruçlardır.

AÇLIĞIN FİZYOLOJİSİ

Oruç bir Müslüman'ın imsak vaktinden başlayıp, akşam ezanına kadar yemek, içmek, cima etmekten sakınmasıdır. Bu hadise insan bedeni ve ruhunda önemli değişikliğe sebep olur. Beden olarak açlık, vücutta karbon hidrat, yağ ve protein metabolizmasında değişiklik ortaya çıkarır.

Normal organizma aldığı gıdaları beden de biriktirir ki, ileri bir zamanda ihtiyaç olunca kullanayım diye. Bu durum ihtiyaç fazlası karbon hidratların yani şekerlerin yağa dönüşmesine ve vücudun bazı bölgelerinde birikmesine sebep olur. Yağlar en çok deri altına ve karaciğerde birikir. Ayrıca damar içlerine ve içzar olan mukozaların da altına birikir.

Biriken yağlar çeşitli zamanlarda eritilmelidir. Yani harcanmalıdır. Öyle olmazsa bu yağlar zamanla zarar vermeye başlar. En çok zararı damar içlerinde birikendir. Orada yağlar, kollagen dokularla ve başka kan ürünleri ile organize olarak damarlarda tıkanıklık yaparlar. Buna ateroskleroz denir. Bu tıkanıklık damarın beslediği organ için bir felakettir. Zamanla bu organ iş yapamaz hale gelir. Mesela beyin damarı tıkanırsa felçlere, ve yaşlanmaya, bunamaya sebep olur. Kalp içinse sektelere enfarktüslere, göğüs ağrılarına, böbrekte ise tansiyon yüksekliğine, ayaklarda olursa beslenme bozukluğu ve ayakların nekrozu yani kangrenine sebep olur. Yani damarı tıkanmış organ artık bedene yüktür iş yapamaz ve ağrılarla da dayanılmaz hale gelir. Bu artık bir erken yaşlanmadır.

Karaciğer yağlanırsa, fonksiyon bozukluğu yapar. Karaciğer zamanla fonksiyonunu yitirir. Deri altında ise vücutta gittikçe artan ağırlığa, derinin beslenme bozukluğuna, ağırlıktan dolayı omurgaya yük verip bel ağrılarına bacakların ve ayakların şekil bozukluğuna, düz tabanlığa, hareket kabiliyetinin azalmasına, kişide tembelliğe, verimsizliğe,uykuya temayüle sebep olur. Bu zamanla metabolizma bozulmasına ve şeker hastalığına yol açar.

Eğer iç zarda birikirse, akciğerde solunum zorluğu, burunda tıkanıklık ve horlama, ağızda konuşma ve dil hareketlerinde azalma yapar, sindirim sistemini ifsat ederek reflü denen hastalığa ve bağırsaklarda boşaltım ve emilim bozukluğuna sebep olur. Fazla yağ kanda dolaşan oksijen oranını da azalttığı için hastalar soluk soluğa kalır. Daha çok soluması ve yorulması gerekir. Bu da kan gazlarının dengesini bozar ve kanda asidoza sebep olur. Onun için şişmanların hareketleri yavaş, uykuya meyilli ve normal işlerini yapamaz olurlar.

Fazla yemek bir afettir vesselam

                                                              Seyfi Şahin


ORUÇ SAĞLIK VE İSLAM 

FORUM ALATURKAİSLAM 2010 

FERİT SÜLEYMAN DAĞGİBİLER 


Selamün aleyküm Kardeşlerim
Ramazan ayındayız malum oruçluyuz
Forumda oruç ve sağlık ile ilgili bir yazı okudum
Ve ona istinaden bu yazıyı yazıyorum
Oruç insan sağlığı için faydalı bir ibadettir 
İslamın şartları kelime-i şehadet 
Namaz,oruç,hac ve zekat'tır 
Ve oruç islamın temel şartlarından birisidir
Forumda Japon bilim adamının 
Orucun sağlığa faydasını 
Bilimsel olarak ispatlayarak 
2016 Nobel Tıp ödülünü aldığını açıklıyor 
Peki 1000 yıl önce 
Orucun sağlığa faydalarını ispatlayan İbn-i Sina'ya ne ödül verildi 
Avrupada Avicenna isimli bir hekim olarak biliniyor 
Müslüman olduğundan bile çoğunun haberi yok
Japonlardan önce oruçla ilgili bir bilimsel eser veremeyen 
Müslümanlar utansın diyeceğim
Edirne Darüşşifasında müzik ile mide ağrısını tedavi eden 
Müslümanlar 
Günümüzde kanser için üretilen sentetik kemoterapi ilaçlarını kullanmayıp
Alternatif doğal ilaçlarla kanser tedavisinde başarı sağlayan 
Ancak Amerikada veya başka ülkelerde fabrikaları bulunan
İsrail firmalarının ilaçlarını kullanıyor
Yani İsrail üretiyor ama kendisi kullanmıyor 
Geçenlerde bir arkadaşım bir olay anlatmıştı onuda nakledeyim 
Arkadaşımın boğazı acıyormuş 
Çok hafif ağrı ve hafif ateş varmış 
Doktora gitmeden doğal bitkisel ilaçlarla 
Sarmısak limon gibi antiseptik antibiyotik besinlerle 
Kendini tedavi etmeye çalışmış
Aradan 1 hafta geçmiş 
Ağrı ve ateş geçmiş ama acıma geçmemiş 
Bir pratisyen hekime gitmiş ve "Acaba bademciklerim mi şiş " demiş
Hekim ise her hekim gibi " Ağzını aç  "A" de bakayım " demiş
Boğazına bakmış ve " bir şeyin yok " demiş
1000 mg Amoklavin-BİD Antibiyotik ve Kloroben gargara vermiş 
Akşam Amoklavin ve Kloroben'i kullanmış 
Sabah kalktığında boğazında bir şiş varmış 
Acıyormuş ve yutkunamıyormuş 
Bir hastaneye KBB uzmanına gitmiş
Olayı başından itibaren anlatmış
Ceftinex 300 Mg Antibiyotik 
Minoset Plus 30 Tablet ağrı kesici ve ateş düşürücü
Majezik Oral Sprey vermiş ve şunları söylemiş
" Doğal bitkilerden elde edilen antibiyotikler elbette faydalıdır 
Hasta olunmadan önce kullanılırsa, hastalığın oluşumunu önler  
Doğal antibiyotikler 
Yüksek derecede enfeksiyon başlamadan önce kullanılabilir 
Ve boğazdaki Farenjit başlamadan önce etkili olabilir
Fakat senin boğazındaki iltihap enfeksiyon çok yüksek 
ve doğal antibiyotiğin gücü bunu yok etmeye yetmemiş 
Daha sonra alınan Amoklavin'in 
Hiç bir etkisi olmadığı gibi,mikropları azdırmış ve iltihap çoğalmış 
Her antibiyotik,her hastalık için kullanılamaz 
Bu saatten sonra ne doğal antibiyotik,nede Amoklavin seni tedavi edemez
Benim verdiğim ilaçları iftarda ve sahurda kullan
Hastalık geçecek,ancak tekrarlamaması için 
İlaç paketlerinin içindekiler bitinceye kadar kullan " demiş
Sahurda arkadaşım ilaçları yutmuş
Sabah kalktığında boğazda acıma yokmuş ve yutkunabiliyormuş 
Ne şiş,ne ağrı nede başka bir şey 
Hastalıktan eser kalmamış 
Ve doktorun dediği gibi paketler bitene kadar,ilaçları kullanmış
Şimdi kendini iyileştirdiği için,bu doktora dua ediyor

ORUÇ SAĞLIK VE İSLAM 

FORUM ALATURKAİSLAM 2010 

FERİT SÜLEYMAN DAĞGİBİLER 
 


İBN-İ SİNA VE SAĞLIK 

http://www.haberturk.com/saglik/haber/867460-ibni-sina-1000-yil-once-yazmis

Bülent GÜNAL/AHT


İbni Sina’nın Küçük Tıp Kanunu adlı eseri Bahçeşehir Üniversitesi tarafından Türkçe’ye çevrildi. Prof. Dr. Kadircan Keskinbora tarafından yayına hazırlanan kitapta İbni Sina’nın 1000 yıl önce hazırladığı reçeteler yer alıyor

Batılı kaynakların “Hâkim-i Tıb”, diğer bir deyişle “Hekimlerin Piri ve Hükümdarı” olarak nitelendirdikleri İbni Sina’nın bin yıl önce kaleme aldığı Küçük Tıp Kanunu (El Kanun El-Sağir fi’t Tıbb) Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, aynı zamanda Tıp Tarihi ve Etiği uzmanı Prof. Dr. Kadircan Keskinbora tarafından yayına hazırlanan kitap, 10 makale ve 110 sayfadan oluşuyor. Yazdığı kitaplar asırlarca Batı dünyasında da temel tıp kitapları olarak okutulan İbni Sina’nın Arapça yazdığı Küçük Tıp Kanunu’nda hastalıklar ve tedavileriyle ilgili birbirinden çarpıcı yorumlar yer alıyor; hangi otların hangi hastalıkların tedavisinde kullanıldığı anlatılıyor. Prof. Dr. Keskinbora, Küçük Tıp Kanunu’nun kendisinin aralarında bulunduğu 4 kişilik bir ekip tarafından tercüme edildiğini söyledi: “İbni Sina’nın yazdığı kitapların sayısı 200’ü geçiyor. Küçük Tıp Kanunu ise ‘İlimler Âlimi’ İbni Sina’nın 1013 yılında yazdığı ‘El Kanun fi’t Tıbb’ adlı 5 ciltlik tıp ansiklopedisinin bir özeti. Bu özeti hem öğrencileri için bir el kitabı olsun, hem de daha yaygın okunabilsin diye yazmış.’’ 

İBNİ SİNA KİMDİR 
İBNİ Sina 16 yaşında tıp ilmini öğrenmek için kitaplar okumaya başlar. Kısa zamanda tıbbi bilgileri öğrenmek bir yana, yeni tedavi yöntemleri de geliştirir. 19 yaşına geldiğinde ise artık o bir tıp doktorudur. Küçük ve büyük kan dolaşımını birbirinden ayıran âlim olarak bilinen İbni Sina, yasak olmasına rağmen kadavralar üzerinde de çalıştı. İbni Sina’nın Kanun adlı eserlerinin ölümünden 100 yıl sonra Latince’ye çevrildiğini ifade eden Prof. Keskinbora “Bu çeviriler Batı dünyasında adeta patlama etkisi yarattı. Eserleri başta Fransa’nın en meşhur tıp fakülteleri olan Montpellier ve Louvain Üniversiteleri olmak üzere Avrupa’daki tıp fakültelerinde temel kitap olarak okutuldu. Bir bakıma İbni Sina 700 yıl Avrupa’nın da tıp hocası oldu” dedi. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç ise “İbni Sina bin yıl önce Hidrosefali adı verilen hastalığın beyin ve omurilik sıvısının bir dolaşım bozukluğu olduğunu düşünmüş ve beyin sıvısının boşaltılmasının gerekli olduğunu kanunda bildirmiştir. İbni Sina’nın bin yıl önce gördüğü bu gerçek bu alandaki güncel tedavinin esasını oluşturan temel ilkedir’’ diye konuştu. 980-1037 yılları arasında yaşayan İbni Sina kulunç hastalığı nedeniyle öldü. 

Baş ağrısından kurtulmak için kan verin, yumurta yiyin

BAŞ AĞRISINA HACAMAT
“Ateşli baş ağrısı kandan olur. Alameti ise yüz kızarması, damarların barizleşmesi, nabız atılının büyümesidir. İlacı kan vermek ve hacamat (vücuttaki pis kanın atılması) yaptırmaktır. Alınması gereken gıda yumurta sarısı, hindiba ve sirkedir.’’

ACI ÇEKENİ HAMAMA GÖTÜRÜN
“Aşktan hüzün, uykusuzluk, sayıklama meydana gelirse akli dengesini kaybetmesinden korkulur. Bu durumda çorba türü sıvı yiyeceklerle beden nemlendirilmelidir. Her gün hamama götürülür. Menekşe yağı koklatılır. Bu bedenin ilacıdır. Ruhun aşkına gelince bu bir psikolojik hastalık türüdür. Bu kişiye nasihat edilmelidir. Ta ki duyguları olabildiğince hafiflesin. Ya da daha başka işlerle düşüncesinin meşgul edilmesi gerekir.’’ 

ASTIMA BAL-BADEM
‘Hekimlerin Piri’ astım hakkında da şu şifalı bitkileri öneriyor: “Bir kimse yürürken hareketlerinde nefes darlığı ile birlikte sert sallantı ve göğsünde ağırlık varsa pişirilmiş kuru zufa otu yedirilir, ada soğanı sıyrığı (yalamtık), geven, sarı incir, kabuksuz badem ve bal ile birlikte yedirilerek içirilir. Ceviz yağı ile birlikte nohut suyu, dereotu, yedirilir ve sıcak su içirilir.’’ 

BÖBREK TAŞI FORMÜLÜ
“Böbreklerde şiddetli ağrı meydana gelir ve hastanın idrar kabında kum kalırsa böbreklerde oluşmuş taşlardan dolayıdır. Hastaya şu ilaçlardan biri verilir: Kabuksuz karpuz çekirdeği veya çekilmiş üzüm çekirdeği veya kereviz ve anason çekirdeği verilir. Diken çekirdiği, gül çekirdeği, gül, hatmi tohumu, molehiya tohumu birer dirhem ağırlığında öğütülür, taze, mayhoş meşrubatla ezilerek içilir. Ağır yemekler ve süt ürünlerinden men edilir, acı badem yağı ile siyah nohut yedirilir.’’ 

UÇUK VE MANTARA SİRKE 
“Uçuk ve mantar tedavisine bölgeye uygulanacak olan ilaç, sarı terminalia tohum özü, meyan kökü yaprağı karışımının ezilmesi bölgeye sirke yağ ve petekle sürülmesidir. Gıda hafifletilir.’’ 

CİNSEL İSTEKSİZLİKTE YAPILACAKLAR 
“Hastaya yağlı acı yayık, şekerli süt ve zencefil içirilir. Beline menekşe yağı sürmüşse tatlı içeceklerden alıkonulur, balık eti yedirilir. Şayet soğuk tabiatlı bir kimse ise terbiyelenmiş zencefil, rafadan yumurta ve uzun biber yedirilir. Keza bal ile soğangiller, şişman piliç, kuş eti yedirilip bayat içecekler içirilir. Beli yoğurt ve yasemin yağı ile yağlanır.’’ 

‘Sportif hareketlerin en dengelisi yavaş yürümektir’ 

* Özel olarak yüksek sesle okumak, başı ve baştaki organların hareketini sağlar. Onları ısıtır, temizler ve yeniden güçlendirir. 

* Hızlı yürüyüş kalçaları, uylukları, bacakları ve ayakları hareket ettirir; bunları ısıtır ve güçlendirir. Sportif hareketlerin en dengelisi yavaş yürümektir. 

‘YEMEKTEN ÖNCE BİR MİKTAR SPOR YAPIN’ 

* Hareket doğal ısıyı harekete geçiri, geliştirir. Hareketsizlik doğal sıcaklığı dondurur ve söndürür. 
* Yemekten önce bir miktar spor yapın. Öncesinde ve sonrasında dinlenin. Yemekten sonra hareket etmeyin. 
* Tek cins yemek ile yetinilmemeli, farklı yemekler yenmeli. Çünkü bu tedbir bakımından önemlidir. 
* Yemeklerin farklı renklerde olması da önemlidir. Ancak her zaman olması gerekmez. 
* Yemek yağlı ise bunun yanında tuzlu veya acı yerse; yine tuzlu ve acı yerken yağlı bir şey yemesi iyidir. Yemek ekşi ise yanında tatlı yemesi zorunludur. Tatlının yanında ekşi de böyledir. 

‘Hamurlu tatlılar damarları tıkar’ 

İbni Sina, tatlılar hakkında bin yıl önce şu çarpıcı değerlendirmeyi yapmış: “Tatlılar iki türlüdür. Ballı ve hamurlu. Ballı olanlar ağızda eriyip mideye giderse sindirime yardımcı olur. Hamurlu olanlara gelince, bunlar katıdır, sindirimi ağırdır. Damar ve eklem tıkanıklarına sebep olur. Tatlılar kan yapıcıdır, cinsel iktidara yardımcıdır. 

‘Aşırı seks akla ve gözlere zarar’ 

“Cinsel iktidarın varlığının göstergesi yaş ne kadar ilerlerse ilerlesin cinsel ilişkiye şehvet duymaktır. Çocuk denecek kadar küçük yaştaki arzuya cinsel iktidar denilemez. Bu haldeki bir cinsel arzunun terk edilmesi kişiyi bunaltır, yemeğe olan isteği iptal eder. Bu konuda aşırı gitmek bedeni bitkin düşürür, görmeyi zayıflatır ve akıl dengesini bozar.’’ 

‘Yemekten sonra ılık su içmeyin’ 

“Yemekte hoş olmayan çeşide gelince; kızartma ile haşlama, kırmızı et ile balık, kurutma ile taze, et ile süt, yumurta ile et, baklagiller ile balık bir arada yemek doğru olmayan karışımlardır. Su içmek yemek üzerine susuzluğu giderir. Bunun yemekten çok olmaması gerekir ki söndürücü olsun. Yemek ile midenin kütlesi arasına girsin. Soğukluk derecesi ise insana çok açık biçimde kendisini göstermeyecek kadar olmalı. Ilık suda bir hayır yoktur.’’

‘İbni Sina’ya göre eğitim yaşı 7 mi?’

“Çocuk yedi yaşına girmeden önce yorucu ve rahatsız edici işlerin altına itilmemeli, bu şekilde bir eğitim ve terbiye etme yoluna gidilmemelidir. Çünkü bu çocuğun dinamizmini kırar, güzel yetişmesine engel olur.’’ 

‘Aşırı uyku kişiyi aptallaştırıyor’

“Uyku organları dinlendirir ve yemekleri sindirir. Kişiyi ve nefsi korur. Bedendeki doğal hareketler uyku ile olgunlaşır. Aşırı uyku bedeni soğutur, kişiyi aptallaştırır, yüzü kurutur. Uykusuzluk ise cesedi kurutur, nemini temizler, güçleri çözer, iradeyi engeller, mizacı bozar. Aşırı uykusuzluk hali akli dengesizliğe sebep olur.’’

‘7-14 yaşta meyve suyu içirmeyin’

“Anne bebeğini sütten kestiği zaman yemeğe dönmelidir. Yemeklerin en hafif ve yumuşağı ile başlanmalı, ağırlarına doğru yavaş yavaş ilerlemelidir. Yedi yaşından sonra, 14 yaşına erişinceye kadar çocuğa meyve suyu içirilmemelidir. Çünkü bu beyin ve sinir sistemini zayıflatır
.’




JAPON BİLİM ADAMI VE ORUÇ 

https://www.yenisafak.com/teknoloji/2016-nobel-tip-odulu-oruc-sagliga-iyi-geliyor-2601846

Japon biyolog ve bilim insanı Yoshinori Ohsumi
orucun insan sağlığına iyi olduğunu bilimsel olarak ispat etti. 
Yoshinori Ohsumi 
bu alandaki çalışmalarıyla 2016 Nobel Tıp Ödülü kazandı
2016 Nobel Tıp Ödülü'ne hücrelerin kendi kendini sindirmesi olarak bilinen otofaji alanındaki çalışmaları nedeniyle layık görülen Japon bilim adamı, bu çalışmaları ile orucun insan sağlığına iyi geldiğini bilimsel olarak da ispatlamış oldu.
 
1990'lı yılların başından itibaren otofajiyle ilgilenen Japon bilim adamı Yohsinori Ohsumi, Nobel ödülü almasına neden olan bu çalışmasında, oruç ile uzun süreli açlık esnasında beynimiz hummalı bir faaliyet gösterirken sağlıklı hücrelerde diğerlerini yok ederek vücut beslenmesine devam ettiğini bilimsel olarak ispatlıyor. Bu konuda bir araştırma yazısı yayınlayan bilim adamına göre 3 günlük oruçtan sonra vücudun bağışıklık mekanizması yeni akyuvar oluşumunu tetikleyerek vücudun bağışıklık sistemini tamamıyla yeniliyor.
 
3 günlük oruç bağışıklığı yeniliyor
 
Çığır açan bu araştırmaya göre 3 günlük oruç yaşlılarda bile vücudun bağışıklık mekanizmasını komple yenileyerek vücudun dinçleşmesini sağlıyor.

Diyet uzmanları tarafından oruç diyetleri sıkı bir şekilde eleştirilse de, araştırmaya göre vücudu aç bırakmak kök hücreleri tetikleyerek yeni akyuvar üretilmesine yol açıyor. Bağışıklık sistemleri yaşlılık nedeniyle zayıflamış ve basit hastalıklara karşı bile dirençsiz kalmış yaşlılarda da bu oruç faydalı oluyor. Açlık vücuttaki kök hücrelerindeki bir düğmeyi aktif hale getirerek vücudun bağışıklık sisteminin kendini yenilemesini gerçekleştiriyor




 
Yoshinori Ohsumi


Hücreler de insanlar gibi çalışıyor
 
Hücreler bize benzemeseler bile bazı durumlarda aynı insanlar gibi hareket ediyorlar. Çöplerini özel torbalara dolduruyorlar (otofagozomlar), ve konteynerlere depoluyorlar (lizozomlar). En kirli olanları yokedilip sindiriliyor, bazıları da yeniden dönüştürülerek enerji üretiminde kullanılıyor. Otofaji vücut stres altındayken çok daha fazla çalışıyor. Mesela oruç tutarken ya da açlık sırasında. Bu durumda hücre enerji üretimini kendi iç imkanlarını kullanarak yapmaya çalışıyor ve tabii ki ilk olarak çöpünü ve patojen bakterileri sindirerek başlıyor.

 


ORUCUN SAĞLIĞA FAYDALARI

 

 

https://www.yeniakit.com.tr/haber/orucun-sagliga-bilimsel-faydalari-neler-334955.html 

Ramazan ayının en önemli ibadeti arasında olan Oruç, iki yönde sağlığa faydalı olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır. Birincisi sindirim sitemi ve fiziki katkıları, diğeri ise psikolojiye olan faydaları dır. Şimdi detaylı şekilde inceleyelim. 

 

Zayıflama: Oruç sağlıklı kilo vermeye yardımcı olmaktadır ve bu gerçek bilimsel olarak ispatlanmıştır. Oruç esnasında vücutta bulunan yağ hücreleri aracılığı ile depolanmış yağlar yakılmaya başlanır. 

Depolanan yağların yakılmasıyla birlikte sağlıklı zayıflama gerçekleşir, bundan dolayı günümüzde sporcular zayıflamak için Ramazan ayları dışında bile düzenli şekilde oruç tutmaktadırlar. 

İnsülin Sağlığı: Şimdiye kadar yapılan bilimsel araştırmalar,  oruç, insülin sağlığı ilişkisini ortaya koymaktadır. Oruç, oruç tutulmayan dönemlerde kanda şeker seviyesini dengelemektedir. 

Araştırmalar, oruç esnasında, hücrelerin kandan daha fazla glikoz alımı noktasına uyarılar gönderdiğini ortaya koymaktadır, bu durum insülin sağlığına olumlu etki etmektedir. 

Metabolizma: Oruç, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olmaktadır. Oruç tutmak sindirim sisteminin dinlenmesini sağlayarak, daha sağlıklı kalori yakmayı sağlar. 

Sindirim sistemi sağlığı iyi olmayan kişilerde özellikle Oruç, gıdaların enerjiye dönüştürülmesi ve yağ yakımına ciddi katkıda bulunur. 

Düzenli şekilde oruç tutmak, metabolizma sağlığına faydalı olduğu gibi, sağlıklı bağırsak fonksiyona katkı sağlar. 

Ömrü Uzatır: İster inanın ister inanmayın az yemek ömür uzatır, çok yaşamayı sağlar. Yapılan bilimsel araştırmalar bazı kültürlerde yapılan diyetleri ömrü uzattığını ortaya koymaktadır. Fakat daha uzun yaşamamız için yabancı kültürlerde yaşamamıza gerek yok. 

Yaşamı kısaltan en önemli faktörlerden bir tanesi metabolizmanın yavaş olmasıdır. Oruç yukarıda belirttiğimiz gibi metabolizmayı hızlandırarak uzun yaşamayı sağlar, bunun yanında sindirim sistemi sağlığına oldukça faydalıdır. 

Açlığa Direnme: Oruç açılığa direnme gücünü arttırır. Bunun sağlığa faydasıyla alakası ne diyebilirsiniz. Diyetler döneminde çoğumuzun en çok zorlandığı durum yemeden duramamak, özellikle stresli dönemlerde bu durum daha can sıkıcı hal alır. 

Oruç 30 gün boyunca devam ettiği için açlığa direnme gücü kazandırmaya yardımcı olur. Ramazan ayından sonra bile belirli aralıklarla oruç tutmaya bünyeyi alıştırabilirsiniz. 

Oruç tutmak açlık tecrübesi kazandırarak vücutta hormonların daha sağlıklı çalışmasına katkı sağlar . Yapılan araştırmalar , obeziteden muzdarip olan kişilerin aşırı yemeye teşvik eden sinyallerin düzeltilmesine aynı şekilde oruç faydalı olabilir. 

İşte bı hormonların düzenlenmesi noktasına Oruç bir reset butonu şeklinde görev icra edebilir. Oruç yarımıyla hormonlara reset atılır ve açlığa direnme sinyalleri arttırırlır. 

Böylece doğru çalışan hormonlar, açlığa girenci arttırarak hem metabolizmanın hızlanmasını, hem sindirim sistemi sağlığının korunmasını, hem de daha hızlı kilo vermeyi sağlayacaktır. 

Yeme Alışkanlığını Geliştirir: Oruç yeme alışkanlığı bozukluğunu gidermeye yardımcı olabilir. Yeme alışkanlığı, başta sindirim sağlığı olmak üzere, genel sağlık açısından oldukça önemlidir. 

Yeme alışkınlığı oruç yardımıyla düzene sokulurken, doğru beslenme kurallarının bünyeye kabul edilmesini sağlar.

 

Böylece aşırı yeme alışkanlığını ortadan kaldırarak, obezite ve kilo alma sorunun ortadan kalkmasını sağlar.

 

Zihinsel Fonksiyonları Arttırır: Bilimsel araştırmalar Orucun zihinsel fonksiyonları arttırdığını ortaya koymaktadır. Beyinde yeni kök hücrelerin oluşmasını destekleyen oruç, bu işleve yardımcı olarak kimyasalların salgılanmasını sağlar.

 

Bunun yanında, Oruç parkinson ve alzheimer gibi zihinsel hastalıklara karşı koruyucu rol oynamaktadır.

 

Bağışıklık Sistemini Geliştirir: Oruç tutmak bağışıklık sistemini geliştirir, serbest radikallerin neden olduğu hasarların giderilmesini sağlar, iltihapı azaltır ve kanser hücrelerinin yayılma hızını yavaşlatır.

 

Bilimsel araştırmalara, hayvanların doğada hasta olduklarında yemeyi azalttıklarını ve dinlendiklerini ortaya koymaktadır. Oruç tutma sürecinde vücut sağlığını olumsuz yönde etkileyen enfeksiyon azalır.

 

Oruç tutmak bağışıklık sistemini geliştirerek, bir çok hastalıktan korunmaya yardımcı olduğu gibi, bazı hastalıkları tedavisinin hızlanmasına yardımcı olmaktadır.

 

Kontrol Sistemini Geliştirir: Orucun sağlığa diğer faydası genel anlamda vücudu başta açlık olmak üzere fiziki olarak zor şartlara hazırlamaktır. Günümüzde bazı spor dalları ve yoga aracılığı ile vücut farklı olumsuz fiziki şartlara alıştırmaya çalışılır.

 

Oruç da aynı şekilde vücudun üzerindeki kontrol sisteminin artmasına faydalıdır. Oruç fiziksel ve bilinçsel olarak vücudun zinde tutulmasına yardımcı olur.

 

Cildi Temizler, Akneyi Giderir: Oruç genel sağlık açısından oldukça faydalı olduğu gibi, vücudun genel temizliğine ciddi anlamda faydalıdır.

 

Sindirim sisteminin temizlenmesi dolaylı olarak bütün sistemin temizlenmesini sağlamaktadır. Aç kalınarak karaciğer ve böbreklerdeki toksinlerin temizlenmesini sağlayan Oruç, böylece cilt temizliğine katkıda bulunur.
Orucun Psikolojiye Faydaları
 

 

Oruç fiziki olarak sağlığa faydalı olduğu gibi, ruhen kişinin zinde kalmasına yardımcı olduğu bilimsel olarak ispatlanmış bir realitedir.

 

 

Psikoloji alanında 21. Yüzyılın en önemli doktorları arasında gösterilen Dr. Otto Buchinger oruç hakkında, ‘‘ oruç tutmak, ameliyatsız, en önmeli biyolojik tedavi yöntemidir’’ demektedir. Ki, Almanya’da oruç tutmayı önererek bir çok hastayı iyileştirmiştir. 

 

Sosyal Dayanışma: Bir kişi İmam Askari’ye sormaktadır… ‘‘ Allah Orucu neden mecbur kıldı’’ Cevap ise günümüzdeki en önemli sosyal sorununu ortadan kaldıracak niteliktedir…  İmam Askari, ‘‘ Allah, zenginin, fakirin açlık hissini anlaması ve ona merhamet etmesi için emredilmiştir’’ demiştir. 

Böyle bir sosyal dayanışma içerisinde yapılan oruç ibadeti insanın uhrevi boyutunun gelişmesine ve kişinin kendisinden sosyal statü veya ekonomik olarak düşük olanlara karşı şefkatli davranmalarını teşvik edecektir

 

Böylece, oruç, günümüz toplumunun en büyük hastalığı olan kişilerin birbirine karşı şefkat ve merhamet duygularının artmasını sağmaktadır. 

Oruç Ruhsal Şifa: İnsan fiziki ve ruhi yönü olan varlıktır. Fiziki hastalıkların tedavisi için doktorlar seferber olmaktadır, ruhi/psikolojik hastalıklar doktorların yanında asırlardır uygulanan doğal yöntemler kullanılmaktadır.

 

Günümüzde, başta yoga olmak üzere bir çok spor dalı ve meditasyon yöntemleriyle ruh sağlığının korunması sağlanmıştır.

 

Fakat bunlardan en önemlilerinden bir tanesi Oruç tutmaktır.

 

Oruç tutan kişi düşünülenin aksine ruhen ve fiziken yukarıda bilimsel olarak ispatlandığı gibi daha dinçtir.

  •  

    Oruç, zor fiziki şartlara karşı vücudun direncini arttırır.

  •  

    Toplumlarda zengin-fakir arasında bir bağ kurarak toplumsal barışa katkıda bulunur.

  •  

    Kişiyi sözünde durmaya ve sözüne vefa göstermesini sağlar. Oruç her sabah Allahla bir nevi sözleşme ve her şartta yememe içmeme anlaşması anlamı taşır. Zorluklara rağmen oruç tutularak verilen söze riayet edilir, böylece bu bir hayat kriteri haline getirilmesi hedeflenir.

  •  

    İftar ruhen zirvenin yaşandığı andır, çünkü verilen söz tutulmuş ve mükafat alınmaktadır, anlaşma şartlarına uyulmuş kişisel gelişime bir artı daha eklenmiştir. Bu yüzden ruh mutludur.

  •  

    Kolaylığı ve güzelliği neredeyse herke paylaşabilir ama zorluğu herkes paylaşmak istemez. Oruç, açlığı toplumsal olarak paylaşmayı sağlayarak toplulukta müthiş bir sinerji oluşturur ve toplumun bağlarını güçlendirir.

  • Oruç aynı zamanda kötü, kırıcı, yıkıcı konuşmalardan, sözlerden ve fillerden de uzak durmak anlamına gelir. Diğer ruh salığı tedavilerinin dışında oruç kişinin bu kötü eylemlerden zihninin temizlenmesini amaçlar

 

Ramazan ayı boyunca insanların hem fiziksel hem de ruhsal sağlığına zararlı olan maddeler tüketen kişiler ara vererek en azından bir ay boyunca bu tür maddelerin zararından kendi sağlıklarını korurlar ve savunma sisteminin kendisini toparlamasına yardımcı olunur.






Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol